16 Şubat 2012 Perşembe

0

Demet Akbağ'ın gardrobunu ele geçirdim! :)



Demet Akbağ'ın yeri biraz daha farklı benim için.. Gardrobunu gorüntülediğim ünlüler gibi değil ve daha özel bir yerde. Demet Akbağ yazarken bile çekiniyorum. Çünkü Demet Ablam aslında o benim. Senelerdir beraberiz. Annem gibi yakındır bana. Birlikte herşeyimizi paylaşır, hep dertleşiriz. Onun çekimini ve röportajını yaparken diğer çekimlere kıyasla çok daha rahattım tabii ki :) Sanki ablamla sohbet ediyor gibiydim.. Bana vaktini ve bu özel görüntüleri verdiği için sizlerin huzurunda çok teşekkür ediyorum.


Demet Akbağ Türkiye'de en çok beğendiğin tasarımcı olan Dilek Hanif tasarımları içerisinde..

Buse TERİM: Dolabının olmazsa olmaz parçaları neler?
Demet AKBAĞ: Kot pantolonlar,beyaz tişörtler ve gömlekler.



Demet Akbağ & Dilek Hanif

Buse TERİM: Türkiye’de beğendiğin tasarımcılar kimlerdir? Dilek Hanif’in Paris’teki defilesine gittiğini duydum, nasıl izlenimler edindin?

Demet AKBAĞ: Dilek Hanif benim için çok değerli tabii ki. Nihan Buruk, Özgür Masur'u da beğeniyorum. Özlem Süer ve Arzu Kaprol’ü de severim. Dilek Hanif’in Paris’teki defilesi çok güzeldi ama kızlar o kadar zayıftı ki o kıyafetlerin tam olarak keyfini çıkaramadık, diyebilirim. Tamam, Avrupa’da mankenlerin hepsi çok zayıf ama kızların hepsi tam tabiriyle bir deri bir kemiklerdi ve Dilek'in o, kadını kadın gibi gösteren kıyafetlerinin içinde çocuk gibi kalmışlardı. Bizim mankenlerimiz taşısaydı daha güzel taşıyabilirlerdi diye düşünüyorum. Yine de orada olmak, Fransızların ve daha birçok yabancı seyircinin onu beğeniyle ve coşkuyla alkışladığını görmek, çok gurur vericiydi. Hem bir Türk kadını olduğum için hem de Dilek çok eski arkadaşım olduğu için onun adına çok mutlu oldum.


Buse TERİM: Çok mütevazı giyiniyorsun, kıyafetlerini genelde nerelerden alırsın?

Demet AKBAĞ: Öyle bir ayrımım yoktur. Vücudumu tanırım, bana neyin yakışacağını bilirim. Bir stilim vardır, kimilerine göre “Ralph Lauren” kadınıyım mesela. Şık ve spor giyinmeyi seviyorum çünkü. Sporcu bir vücudum var benim. Kalçam küçük, omzum geniş, atletik bir yapım var. Spor kıyafetler yakışıyor bana o yüzden. Bir de birazcık yapılı ve uzun boylu olduğum için kendimi feminen kıyafetle çok rahat hissetmiyorum, çok göze battığımı düşünüyorum. Ben, kıyafetin bir kadının kimliğinin önüne çok fazla geçmesinden yana değilim. Evet, onu yansıtmalı ama bir kadın modanın esiri olmuş gibi de giyinmemeli.

Buse TERİM: İnternetle aran nasıldır? Twitter’da yoksun biliyorum, açmayı düşünüyor musun?

Demet AKBAĞ: İnternetle aram eskiye nazaran çok daha iyi. Bu, sosyal medyada tur atıyorum anlamına gelmiyor. Orada çok fazla vakit geçirmek, gerçekten ayrı bir mesai gerektiriyor. O çok zor bir iş. Çünkü, ben bir işi yaptım mı tam yapmayı severim. Yapınca her dakika gündemi belirleyeceksin ve sürekli yazacaksın, o yüzden takipçilerimi de hayal kırıklığına da uğratmak istemediğim için Twitter’da yokum. Sahte hesaplarım var mı bilmiyorum ama, Facebook ve Twitter’da yokum. Bende zaten görüşmek istediğim arkadaşlarımın hepsinin telefonları mevcut, onlarla telefondan görüşüyorum. Kendimle ilgili duyurmak istediğim bir şey olursa da bunun için böyle bir mecraya benim ihtiyacım yok. Basının ilgisini çeken bir iş yaptığım için herkesin benden haberi oluyor zaten. Ama çok eğlenceli olduğunu da biliyorum, mesleğim dışındaki arkadaşlarımdan öğreniyorum sosyal medyada neler olup bittiğini, onlar aracılığıyla gündemi takip ediyorum ama kendim yokum ve olmayı da düşünmüyorum.



Buse TERİM: Takmayı en çok sevdiğin aksesuar nedir? Elindeki şahmeran çok güzel gözüküyor..



Demet AKBAĞ: Şahmeranımı seviyorum. Minik kolyeleri seviyorum; böyle minik, ucunda küçücük bir şey olan... Büyük yüzük severim ama yerine göre. Çünkü sürekli ellerimi yıkayıp krem sürdüğüm için, yüzüklerimi bir yerde unuttuğum çok olmuştur . Alyansımı hiç çıkartmadım, onu hep takıyorum. Bu küçük, yıllar önce kendime aldığım minik tek taşlarımı kulağımdan hiç çıkarmam. Halka küpe çok severim. Boynuma çok ağır kolyeler, beni aşağıya çekecek şeyler takmayı sevmem.




Röportajın başında göreceğiniz fotoğraftaki sapkalarda Demet Akbağ'a ait. Ben bir şapka o bir şapka giydi ve böyle keyifli bir fotoğraf çıktı ortaya ;)

Buse TERİM: Spor giyinmeyi sevdiğini biliyorum, aynı zamanda çok fazla spor ve diyet yaptığını da... Bunlarla ilgili sana ait bir sırrını bizlerle paylaşır mısın? Yani "Şunu sakın eksik etmeyin!” diyeceğin bir şey var mı?

Demet AKBAĞ: Bir kere, diyet yaparken hanımların en büyük derdi bağırsak problemi; bunu söylemek zorundayım. Diyet yapınca, doğal olarak az yağlı yediğiniz için bu, daha da büyük bir problem haline geliyor. Daha çok sıvı ve ödem attıracak şeyler tüketiyorum. Sabah uyanır uyanmaz, aç karnına, kaynar değil ama içebildiğim kadar sıcak, koca bir bardak su içiyorum. Bunun içine de bir damla elma sirkesi koyuyorum. Bu, bana iyi geliyor. Sonra, benim yine ödem atmamı sağlayan tarçınlı, maydanozlu sularım var. O kadar çok doktor; sabah programlarında, sağlık programlarında bundan söz ediyor ki herkes artık bir aktar kadar biliyor hangi otun neye iyi geldiğini. Bunlardan yararlanmayı birazcık disiplin haline getirip, alışkanlık oluşmasını sağlamak lazım.


Buse TERİM: Cildin sinema filmi veya dizi çekimlerinde, tiyatro oyunlarında fazla makyajdan yoruluyordur eminim ki. Cildine düzenli olarak bakım yapar mısın?

Demet AKBAĞ: Ayda bir kere cilt bakımı yaparım. Günlük hayatımda mümkün olduğu kadar az makyaj yapmaya calışırım. Geceleri mutlaka makyajımı temizlerim. Tonik, temizleme sütü ve nemlendirici mutlaka sürerim. "Gece kremi ayrı, boyun kremi ayrı olacak" şeklinde takıntılarım yoktur. Bir tek gece serumum var, daha yoğun bakım sağlayan. Onu sürerim düzenli olarak. Sabah kalktığımda, duşumu aldıktan sonra mutlaka nemlendirici sürerim. O, gün boyu beni idare eder. Onun dışında gün içinde başka bir şey yapmam.



Bu ayakkabılar Demet Akbağ'ın tarzını en net ifade eden ayakkabılar çok güzeller değil mi?

Buse TERİM: Sence bir kadın nasıl giyinmeli, giyinirken nelere dikkat etmeli, nelerden kaçınmalı?
Demet AKBAĞ: Vücudunu tanımalı ve kamufle edeceği yeri doğru belirlemeli. Baseni varsa, basenini kapamalı. Bacağı kısaysa, uzun bacaklı birinin giyeceği bir şeyi giymemeli. Dekoltesi dozunda olmalı. Ne çok muhafazakâr, ne çok davetkâr... İkisinin ortası vardır mutlaka. Modayı takip etmek güzel bir şey ama giydiklerini kendisine yakıştırabilmeli ve modanın esiri de olmamalı. En doğrusu galiba şu; nerede nasıl giyineceğini bilmeli. O zaman her şey güzel durabilir. Birazcık kendini tanıyıp, nerede nasıl giyinmesi gerektiğini bilmeli. Her zaman siyah minik bir elbise, kurtarıcı vazifesiyle gardıropta beklemeli.




Buse TERİM: Hangi parfümü kullanıyorsun?
Demet AKBAĞ: La Praire – Body Spray

Buse TERİM: Vazgeçemediğin, senelerdir kullandığın ürünler var mı mesela?
Demet AKBAĞ: Bobbi Brown ya da Guerlain’in "terracota"sından vazgeçemem. Eskiden hiç sürmezdim ama şimdi bir yere gidiyorsam; özellikle daha süslü olmam gereken bir yere gidiyorsam, Chanel’in "Sublime Crème"ini kullanıyorum. Çok ince ve çok güzel gösteriyor cildi. Bir rimel, bir parlatıcı; budur benim makyajım.

Demet Akbağ'ın gardrobunu süsleyen ve New York sokaklarından aldığı resimler :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top