2 Şubat 2012 Perşembe

0

İşte tüm detaylarıyla Ezgi MOLA’nın zayıflama sırları!


“Hayatımın çoğu, ‘bu yüz bende olsa’ diye cümleye başlayıp, ‘bir 10 kilo versen bak gör o zaman neler olur’ diye devam eden insanları dinlemekle geçti.


Ezgi Mola bizim evin nesesiydi Canım Ailem dizisi oynarken.. Özellikle Babam'in en sevdiği karakterlerden biriydi :) Ezgi Mola Anneannem ile aynı apartmanda oturuyor İstanbul'da. Anneannemi ziyarete ne zaman gitsem kapıda ismine rastlıyordum tesadüfen.. Bir çok ortak arkadaşımız olmasına rağmen denk gelememiştik bir türlü. Ablam'ın sunduğu Sporun Sesi Hayatın Neşesi programında tanışmıştık ilk kez. O zamanlar daha kilolarını vermemiş bir Ezgi Mola vardı karşımızda. Yakından görmeden inanmadım bu kadar kilo verdiğine ama fıstık gibi bir hatun olmuş kendisi! Kıskandım vallahi bende rejime başladım! Peki nasıl vermiş bu kiloları, neler yapmış, neler yemiş işte onları öğrenmekte sizler için bana düştü, buyrun bakalım..




Ezgi Mola'nın eski hali..
“Canım Ailem” dizisi bittikten sonra beklediğim bir iş vardı, oynayacağım karakterden dolayı iyice kilo aldım.
Uyku düzenim bozuldu. Günde üç öğün cipsle besleniyordum. Bunalıma girmiş gibiydim. O sıralarda ikinci köpeğimi aldım. Köpeğimle deliler gibi yürüyüş yapmaya başladım.
Böyle dört kilo verdikten sonra spora başladım (G-Mall-MAC). Özel hocayla değil, kendi başıma spor yapıyordum çünkü utanıyordum. Grup derslerinde bile çok utanıyordum. Spora başladıktan sonra üç kilo daha verdim ve toplamda yedi kilo vermiş oldum böylece. Hayatımda hiç diyetisyene gitmemiştim, bir diyetisyen fobim vardı. Ancak daha sonra Yelda KAHVECİOĞLU’yla tanıştım ve yola onunla devam ettim.


Yelda KAHVECİOĞLU’nun yardımıyla sekiz kilo daha verdim. Bunu çok düzgün bir şekilde yemek yiyerek, hiçbir zaman aç kalmadan; aksine verilen öğünleri bile bitirmekte zorlanarak başardım.
Ve toplam 15 kilo verdim.
Şu anda akşam saatlerinde ızgara etler yiyorum, sonrasında sütlü kahve içebiliyorum, meyvemi yiyebiliyorum. Gün içinde badem, fındık, kayısı yiyebiliyorum.
Dayanamadığım şeyler var; cheesecake, profiterol gibi. Ancak üç tane kayısı yiyince onlar tatlı ihtiyacımı öyle bir gideriyor ki diğer tatlıları yememe de gerek kalmıyor.
Yelda’nın bana verdiği diyeti 2,5-3 ay boyunca hiç aksatmadan uyguladım. Gecenin saat beşinde bile gelsem köpeğimi bir saat yürüttüm, yürüyüşümü hiç aksatmadım. Artık arabamı daha az kullanır, daha çok yürür oldum.



Yelda’yla çalışmayı bıraktıktan 1-1,5 ay sonra tekrar kendisine gidip ölçüm yaptırdım. Ödem olduğu için bir kilo gibi bir fark oldu, ancak yağlanma veya başka olumsuz hiçbir şey söz konusu değildi.
İlkokul 5. sınıf müsameresinde 38 beden şort aldığımı düşünecek olursak bayağı tombiş bir kızdım ben :) Böyle olunca da insan kendini hep kilolu tanıyor. Yemek benim için mecburiyet değil, keyiftir.


Kilo vermenin tadına yetişkin bir yaşta varınca inanamıyorum kendime; eskiden 44 beden giyiyordum, şimdi 38 bedene girebiliyorum, 27 beden kot giyebiliyorum. Hoşuma giden kalıpları keşfetmeye başladım, mutlu şekilde alışveriş yapabiliyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top